19 Şubat 2017 Pazar

Hacı Bektaşi Velî : 1216 - 1310

Hacı Bektaşi Velî
Bektaşi tarikatının önderidir. Horasan'ın Nişabûr şehrinde doğdu. Asıl adı Mehmet, sanı ise Bektaş'tır. Baba tarafından İmam Hüseyin'in soyundan geldiği ve Hazret-i Ali'nin on altıncı batın torunu olduğu söylenir. Öğrenimini Nişabûr'da yaptı. Sonra Kırşehir yöresindeki Suluca Karahöyük'e yerleşti, buradan görüşlerini yaydı. Ölümünden sonra torunu Balım Sultan Bektaşi tarikatını kurdu.  Türbesi de, bugün adıyla anılan  ilçededir.

Yeryüzünde hayli geniş bir kitleye hitap eden Bektaşi tarikatının önderi olan ve Bektaşilerin piri gözüyle bakılan Hacı Bektaşi Velî, bir tarikat kurmayı ve pir olarak başına geçmeyi asla düşünmemişti. O sadece bir mürşit olarak ortaya çıkarak insan sevgisini ve insanlığı dünyada her şeyin üstünde tutma inancını insanlara yaymaya çalıştı ömrü boyunca. Bir görüşe göre, Hacı Bektaşi Velî, Anadolu'ya yerleşmiş bulunan Türkleri irşat için, hocaları Ahmet Yesevî'nin talebesi olan Lokmanı Perende ile Seyyid Muhammed tarafından vazifelendirilmişti. Üzerine ayrıca Türkleri birleştirmek, aralarındaki geçimsizliği kaldırmak ve kardeş kılmak görevini de alarak Horasan'dan kardeşi Menteş ile birlikte ayrılmıştı. Hacı Bektaş'ın Anadolu'daki ilk durağı Sivas oldu, oradan Amasya'ya geçti. Halifesi olduğu Babai tarikatı şeyhi Baba İshak'ın vefatına kadar Amasya'da kaldı. Sonra bugünkü Kırşehir'in güneydoğusuna rastlayan Suluca Karahöyük'e gitti. Burası, Selçuk Hükümdarı Alâeddin Keykubat tarafından, savaşlarda büyük yararlık gösteren Horasanlı Yunus adında bir askere «yurtluk» olarak verilmiş ufacık bir konak yeriydi. Sadece 7 haneden ibaret olan ve bir obayı andıran bu konak yerine Horasanlı Yu-nus'un oğlu İdris'in konuğu olarak yerleşti.

Hacı Bektaşi Velî, bir din adamı, bir yenilikçi, bir düşünür, bir sosyolog, bir maneviyatçı, bir ziraatçi ve tam bir Türkçü idi. Bütün bu özellikleriyle insanların gönüllerine  kolaylıkla girmesini  başardı.
Hacı Bektaş, Suluca Karahöyük'ü bir halk üniversitesi hâline getirdi; bu arada geleceğin birçok mutasavvıf ve bilginlerini de yetiştirdi. Bu öğrencilerini çeşitli diyarlarda açtığı «Kırk Ocak»lara gönderdi, buralarda vazifelendirdi onları. Görüşlerini etrafa yaymakta bu öğrencilerinin pek önemli rolü oldu. Yunus Emre'nin hocası olan ve Hacı Bektaş'a «Taptuk (bulduk) Padişahım» dediği için bu isimle anılan Taptuk Emre, Sarı Saltuk, Geyikli Ahmet Baba, Abdal Musa, Ahî Evren, Balkan ülkelerinde büyük hizmetler gören Kızıl Deli Sultan (nâm-ı diğer Seyyid Ali), Kaygusuz Abdal ve Pîr Sultan Abdal bunların arasında idiler.

Bektaşî inancına göre,  Orhan  Gazi  ilk  Osmanlı ordusunu kurarken Hacı Bektaş'ın fikirlerinden faydalanmış, kurulan orduya dua etmiş ve yeniçeriler de kendisini «Pîr» olarak tanımışlardır. Hattâ elini bir askerin başı üzerine koyup dua ettiği zaman arkaya doğru sarkan kol yeninin hâtırasına Yeniçeri serpuşlarının arkası bir yen gibi uzatılmıştır arkaya doğru. Hacı Bektaşi Velî, Yeniçeriliğin kurulmasından, hattâ Sultan Orhan'ın doğumundan çok önce vefat ettiği için bunların doğru olmasına imkân yoktur. Ancak Yeniçeri ocağında Bektaşiliğin hâkim olduğu ve Yeniçerilerin kendilerine «Taife-i Bektaşiyân» dedikleri gerçektir. Ve Yeniçeri ocağındaki bu eğilime uyan Yavuz Sultan Selim'in de Bektaşî tarikatına girdiği bilinir. Yavuz, Osmanlı hanedanı içinde Bektaşiliği kabul eden tek padişahtır.

Hararet nar'dadır, sac'da değildir
Keramet baş'dadır, tac'da değildir
Her ne arar isen kendinde ara, 
Kudüs'te, Mekke'de, Hac'da değildir.

Sakin ol, kimsenin gönlünü yıkma, 
Gerçek erenlerin izinden çıkma, 
Eğer adam isen ölmezsin, korkma 
Aşığı kurd yemez, uc'da değildir. 

Diyen Hacı Bektaşi Velî, vefatından sonra daha büyük önem ve değer   kazandı. Bu büyük önem karsısındadır ki, vefatından yıllar sonra  torunlarından Balım Sultan tarafından onun görüşlerinin ışığı altında bir tarikat kuruldu ve adına Bektaşilik denildi. Bundan sonra Suluca   Karahöyük daha büyük önem kazandı ve Hacı Bektaş adıyla anılmaya  başladı. Hacı Bektaşi Velî'nin kabrinin bulunduğu yerin çevresi bir ziyaretgâh, bir Bektaşilik merkezi hâline geldi. Hacı Bektaşi Velî'nin   medfun bulunduğu ve «Huzur-u Pîr»  adıyla anılan türbe ise Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırıldı.

«İnsanoğlu, bütün mahlûkat ve mevcudattan kutsaldır. Ulu Tanrı, Hazret-i Adem'i yaratırken kendi nurunu ve cemâlini ona vermiştir. Tanrı, insan-ı kâmilin özünde ve yüreğindedir.» görüşü Bektaşiliğin ana prensibini teşkil etmektedir. Allah'ı ve Peygamberi tanıyan ve Hazret-i Ali'ye bağlı olan Bektaşiler şu 7 prensibe bağlıdır:   

İnsanlık
İyilik
Adalet
Hürriyet
Müsavat
Çalışkanlık
İnsanlık Aşkı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder