Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ilk Cumhrubaşkanı Atatürk'ün emriyle Ankara ve çevresinde yapılan arkeoljik kazılarda paleolitik ve neolitik çağa ait eserlerin bulunması Ankara'nın çok eski bir yerleşim yeri olduğunu ortaya çıkarmıştır. Şehrin kuruluş tarihiyle ilgili daha aydınlatıcı kalıntılar ise Hititler dönemine aittir. (M.Ö. 4000-1200). Ankara Kalesi'nin İçkale bölümünün Hititler döneminde bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmıştır. Hititlerden sonra Ankara'ya Frigler egemen oldular. Bir efsaneye göre Ankara'yı ünlü Frig Kralı Midas kurmuştur. Frig döneminde kalede, bugünkü Hacı Bayram Camii çevresinde ve düzlüklerde yerleşildiği kazılarla belirlenmiştir.Friglerin başkenti Gordion ise Ankara'ya 105 km. Uzaklıktaydı. Frig devleti yıkılınca bölge Lidyalıların eline geçti. Gordion'dan geçen ve Ankara' ya uğrayan "Kral Yolu" dolayısıyla şehir bu dönemde de bir askeri ve ticari merkez olarak önemini korudu. M.Ö. 547 yılında Pers Kralı Kyros, Lidya Kralı Krezüs'ü yenerek bütün Anadolu'yla birlikte Ankara'yı da topraklarına kattı. Pers egemenliği Makedonya Kralı Büyük İskender'in Asya seferi sırasında Persleri yenmesine kadar sürdü. Büyük İskender M.Ö. 323'te Babil'de ölümü üzerine Ankara ve çevresi Antigonos'un payına düştü. M.Ö. 281'den itibaren Balkan Yarımadası'na akınlarda bulunan Galatlar, M.Ö. 278 yılından başlayarak Ankara'yı işgal ettiler. Şehri kendilerine merkez yaptılar, kalenin batısına yerleştiler. Ankara'nın belgelere dayalı düzenli tarihi Galatlardan itibaren başlamaktadır. Galatlar döneminde Ankara çok gelişti. Galatya, Bitinye ile Bergama devletleri arasında bir denge unsuru oldu, bağımsız kalmasını bildi. Daha sonra Roma İmparatorluğu'nun güçlenmesi ile Roma'nın himayesine girdi. Roma İmparatoru Augustos'un Anadolu'ya işgali üzerine ise Galatya Roma'ya bağlandı. (M.Ö. 25) Dört yıl bölge Roma'nın bir ili oldu. Romalılar Ankara'yı bölgenin başkenti yaptılar. İmparator Augustos şehirde kendi adını taşıyan bir tapınağın yapılmasına izin verdi. M.S. 10 yılında tamamlanan tapınağın duvarlarına İmparatorun Roma'da bulunan vasiyetnamesinin Latince ve Yunanca kopyaları yazıldı. Romalılar döneminde şehir, askeri ve sivil yapılarla donatıldı. I. ve II. yy.'da Ankara tarihinin en parlak dönemlerinden birisini yaşadı. Romalılar, diğer Roma şehirlerinde olduğu gibi Ankara'yı 12 semte (füle) böldüler. İlk 5 semt kale ve çevresinde eskiden vardı. 6. Semt M.Ö. 25 - M.S. 14 yılları arasında Augustos tarafından Çankırıkapı civarında kuruldu. Şehrin imarının yanında tahıl üretimi, küçübaş hayvan yetiştirilmesi ve dokumacılık alanında büyük ilerleme sağlandı.
III. yüzyılda Perslerin ve Gotların Anadolu'ya akınları sonucunda Roma İmparatorluğu eski gücünü kaybetti. Ankara'daki yapıların çoğu tahrip oldu. Şehirde kıtlık başgösterdi. Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasından sonra Ankara ve çevresinde Bizans egemenliği 1073'e kadar sürdü.
Günümüze kadar ulaşan Ankara Kalesi İçkale surlarıyla yıkılmış bulunan duşkale surları önemli ölçüde Bizanslılar tarafından inşa edildi. Bu dönemde kısa kürelerle Ankara Sasanilerin (622), Arapların (654 ve 839) eline geçtiyse de Bizanslılar tekrar egemenliklerini kurdular.
1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Malazgirt'te Bizans İmparatoru R. Diogenes'i yenmesinden sonra Türkler Anadolu'yu fethe başladılar. Ankara ilk kez 1073'ü izleyen yıllarda Ankara Bizanslılar, Danişmetliler, Selçuklular arasında birkaç kez el değiştirdi. Nihayet 1143'te Selçuklu Sultanı I. Mesut tarafından kesin olarak Türk ülkesine katıldı. I. Mesut ölünce Ankara'ya son vererek Anadolu birliğini sağladı.
Selçuklu Türkleri Ankara'ya çok önem verdi. Şehir; kalesiyle askeri yönden, Ege'nin liman şehilerinden Mezopotamya ve doğu ülkelerine uzanan ticaret yolu üzerinde oluşu sebebiyle de ekonomik yönden Türklerin ilgisiini çekti. Selçuklu sultnları iç ve dış kale surlarını onardılar. İçkalenin kuzeydoğusuna Akkale bölümüne eklediler Selçuklu dönemi yapılarındanAlaaddin Camii, Arslanhane Camii, Ahi Şerafeddin Camii, Saraç Sinan Mescide ve Akkprü günümüze ulaşmıştır.
XIII. ve XIV. Yüzyıllarda Moğolların ve İlhanlıların istilası sonucu Ankara sıkıntılı yıllar yaşadı. Selçuklular Paşa tarafından Ankara'nın Osmanlı devletine bağlanmasıyla yeni bir dönem başladı. Şehrin savaşsız şekilde Ahilerden alındığı Osmanlı tarihlerinde belirtilmektedir.
Osmanlı döneminde 1402 yılında Ankara yakınlarında Timur ve Sultan Beyazıd bir süre Ankara Kalesi'ne hapsedildi. Yıldırım Beyazıd'ın ölümü ve Timur'un Anadoluda çekilmesinden sonra Yıldırım oğulları arasında iktidar mücadelesi başladı. 1411 yılında Çelebi Mehmet Ankara'yı alarak karmaşık duruma son verdi. II. Murat döneminde şehir imar edildi. Fatih Sultan Mehmet döneminde, ordunun topladığı bir uğrak yeri oldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde (XVI. Yüzyıl) Osmanı eyalet sistemi kurulurken Ankara bir süre Anakolu eyaletinin merkezi olduysa da eyalet merkezinin Kütahya'ya nakli üzerine sancak merkezi haline getirildi. Ankara Osmanlılar zamanında sof yapımı debbağlık ve kundura üretimiyle tanınan bir ticari merkez durumuna geldi. Kalesiyle de askeri yönden önemini korudu. Ankara sofu İstanbul, Bursa, ve Halep'te satıldığı gibi başta Venedik, Lehistan, İngiltere olmak üzere uzak ülkelere ihraç ediliyordu. Şehrin imarı da bir taraftan sürdürülüyordu. XIV. ve XV. yy.'da Ankara'da yeni mahalleler kuruldu. 1440 yılında cami, türbe, çeşme ve çift hamadan oluşan Karacabey külliyesi, 1427 -1428 'de Hacı Bayram Camii inşaa edildi. 1522 tarihli Tapu Tahrir Defteri'ne göre XVI. yy başlarında Ankara Kale ve Şehir başta olmak üzere iki bölüme ayrılmıştı. Kale bölümünde beş Müslüman, bir Hıristiyan mahallesi vardı. Kale dışındaki Şehir bölümünde ise 81 mahalle bulunuyordu. Bunlardan 69'unun halkı müslüman, 12'sinin halki hıristiyan ve yahudi idi. 1522 yılında Ankara'da Kurşunlu Han, Mahmut Paşa Bedesteni, Çengel Han, Pilavoğlu Hanı, Sulu Han, Çukur Hanı Yeni Han, Zafran Hanı yapıldı. XVII. yy başlarında kaledeki mahalle sayısı 9'a, kale dışındaki mahalle sayısı 85'e şehrin nüfusu da 23.000 - 29.000 'e yükseldi.
Ankara'nın Osmanlı dönemindeki parlak yılları, XVII. yy ortalrından itibaren Celali isyanlarıyla birlikte yerini sıkıntılı günlere buraktı. Celalilerden korunmak için halk şehri çevreleyen bir sur inşa etmek (1604-1608) zorunda kaldı. XIX. yy ortalarından itibaren, İngilizlerin Güney Afrika'da tiftik keçisi yetiştirmeleri ve dokumacılıktaki makineleşme dolayısıyla sof ve tiftik ticaretinde gerileme görüldü. 1873 - 1875 yılları arasında kötü hava şartları sebebiyle şehirde kıtlık meydana geldi. 18.000 kişi öldü, halkın bir bölümü göç etti. 1892 yılında Ankara'ya demiryolunun ulaşmasıyla şehre biraz canlılık geldi. Büyük bir şehirden giderek kasabaya dönüşen Ankara'yı 1917 yılında da yangın felakei buldu. Kalenin kuzeybatısındaki mahalleler yandı.
Ankara'nın kötüye giden kaderi 27 Aralık 1919 tarihinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Sivas'tan Ankara'ya gelmeleriyle değişti. 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütaredesi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını paylaşan I. Dünya Savası'nın galip devletlerine karşı Anadolu'da başlayan kurtuluş mücadelesini Erzurum ve Sivas'ta topladığı kongrelerle teşkilatlandıran Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920'de Ankara'da T.B.M.M.'nin açılmasını sağlayarak yeni bir Türk devletinin temelini atmayı başardı ve Türk Kutuluş Savaşı zaferle sonuçlandırıldı. Lozan Barış Antlaşması imzalandı (24 Temmuz 1923). Türk Kurtuluş Savaşı'nın yönetim merkezi Ankara, 1920-1922 yılları arasında işgal altındaki illerden göç eden ailelerle, memur ve askerlerle, yabancı gözlemci ve diplomatlarla hareketli günlere sahne oldu. Türk İstiklal Maşı bu yıllarda şair Mehmet Akif Ersoy tarafından Ankara'da yazıldı ve T.B.M.M. 'ince 12 Mart 1921 tarihinde kabul edildi. Savaş sonunda şehrin önemi daha da arttı. Esaden 23 Nisan 1920 tarihinden beri sürdürülen yeni Türk devletinin başkentlik statüsü, 13 Ekim 1923'te kabul edilen bir kanunla resmen tescil edildi. Ankara'nın başkent oluşundan çok kısa bir süre sonra 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal Paşa ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Böylece Türkiye Cumhuriyeti her yönüyle kurulmuş oldu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla başkent Ankara'da hızlı bir gelişme görüldü. 1924 yılında Ankara Şehremaneti Kanunu çıkarılarak Ankara Belediyesi kuruldu. Şehir, İstanbul'a benzer bir yönetime kavuşturuldu. Devlet kuruluşları için binalar inşa edildi. Büyükelçilikler, birer birer Çankaya'ya uzanan cadde üzerinde yerlerini aldılar. Yeni semtler, yeni mahalleler ortaya çıktı.
Şehir, tarihi gelişim seyri içinde, yöreye egemen olan milletler tarafından çeşitli şekillerde adlandırıldı. En eskisinden en yenisine kadar bu adlar; Ankyra, Ancyre, Enguriye, Engürü, Angara, Angora ve Ankara'dır.
Günümüzde Düzenli, gelişimiş Ankara modern yapılar, geniş caddeleri, çiçekli parkları, yenilenen alt yapısı ve yeşil tepeleriyle dünya başkentleri arasında seçkin bir konuma sahiptir.
III. yüzyılda Perslerin ve Gotların Anadolu'ya akınları sonucunda Roma İmparatorluğu eski gücünü kaybetti. Ankara'daki yapıların çoğu tahrip oldu. Şehirde kıtlık başgösterdi. Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasından sonra Ankara ve çevresinde Bizans egemenliği 1073'e kadar sürdü.
Günümüze kadar ulaşan Ankara Kalesi İçkale surlarıyla yıkılmış bulunan duşkale surları önemli ölçüde Bizanslılar tarafından inşa edildi. Bu dönemde kısa kürelerle Ankara Sasanilerin (622), Arapların (654 ve 839) eline geçtiyse de Bizanslılar tekrar egemenliklerini kurdular.
1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Malazgirt'te Bizans İmparatoru R. Diogenes'i yenmesinden sonra Türkler Anadolu'yu fethe başladılar. Ankara ilk kez 1073'ü izleyen yıllarda Ankara Bizanslılar, Danişmetliler, Selçuklular arasında birkaç kez el değiştirdi. Nihayet 1143'te Selçuklu Sultanı I. Mesut tarafından kesin olarak Türk ülkesine katıldı. I. Mesut ölünce Ankara'ya son vererek Anadolu birliğini sağladı.
Selçuklu Türkleri Ankara'ya çok önem verdi. Şehir; kalesiyle askeri yönden, Ege'nin liman şehilerinden Mezopotamya ve doğu ülkelerine uzanan ticaret yolu üzerinde oluşu sebebiyle de ekonomik yönden Türklerin ilgisiini çekti. Selçuklu sultnları iç ve dış kale surlarını onardılar. İçkalenin kuzeydoğusuna Akkale bölümüne eklediler Selçuklu dönemi yapılarındanAlaaddin Camii, Arslanhane Camii, Ahi Şerafeddin Camii, Saraç Sinan Mescide ve Akkprü günümüze ulaşmıştır.
XIII. ve XIV. Yüzyıllarda Moğolların ve İlhanlıların istilası sonucu Ankara sıkıntılı yıllar yaşadı. Selçuklular Paşa tarafından Ankara'nın Osmanlı devletine bağlanmasıyla yeni bir dönem başladı. Şehrin savaşsız şekilde Ahilerden alındığı Osmanlı tarihlerinde belirtilmektedir.
Osmanlı döneminde 1402 yılında Ankara yakınlarında Timur ve Sultan Beyazıd bir süre Ankara Kalesi'ne hapsedildi. Yıldırım Beyazıd'ın ölümü ve Timur'un Anadoluda çekilmesinden sonra Yıldırım oğulları arasında iktidar mücadelesi başladı. 1411 yılında Çelebi Mehmet Ankara'yı alarak karmaşık duruma son verdi. II. Murat döneminde şehir imar edildi. Fatih Sultan Mehmet döneminde, ordunun topladığı bir uğrak yeri oldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde (XVI. Yüzyıl) Osmanı eyalet sistemi kurulurken Ankara bir süre Anakolu eyaletinin merkezi olduysa da eyalet merkezinin Kütahya'ya nakli üzerine sancak merkezi haline getirildi. Ankara Osmanlılar zamanında sof yapımı debbağlık ve kundura üretimiyle tanınan bir ticari merkez durumuna geldi. Kalesiyle de askeri yönden önemini korudu. Ankara sofu İstanbul, Bursa, ve Halep'te satıldığı gibi başta Venedik, Lehistan, İngiltere olmak üzere uzak ülkelere ihraç ediliyordu. Şehrin imarı da bir taraftan sürdürülüyordu. XIV. ve XV. yy.'da Ankara'da yeni mahalleler kuruldu. 1440 yılında cami, türbe, çeşme ve çift hamadan oluşan Karacabey külliyesi, 1427 -1428 'de Hacı Bayram Camii inşaa edildi. 1522 tarihli Tapu Tahrir Defteri'ne göre XVI. yy başlarında Ankara Kale ve Şehir başta olmak üzere iki bölüme ayrılmıştı. Kale bölümünde beş Müslüman, bir Hıristiyan mahallesi vardı. Kale dışındaki Şehir bölümünde ise 81 mahalle bulunuyordu. Bunlardan 69'unun halkı müslüman, 12'sinin halki hıristiyan ve yahudi idi. 1522 yılında Ankara'da Kurşunlu Han, Mahmut Paşa Bedesteni, Çengel Han, Pilavoğlu Hanı, Sulu Han, Çukur Hanı Yeni Han, Zafran Hanı yapıldı. XVII. yy başlarında kaledeki mahalle sayısı 9'a, kale dışındaki mahalle sayısı 85'e şehrin nüfusu da 23.000 - 29.000 'e yükseldi.
Ankara'nın Osmanlı dönemindeki parlak yılları, XVII. yy ortalrından itibaren Celali isyanlarıyla birlikte yerini sıkıntılı günlere buraktı. Celalilerden korunmak için halk şehri çevreleyen bir sur inşa etmek (1604-1608) zorunda kaldı. XIX. yy ortalarından itibaren, İngilizlerin Güney Afrika'da tiftik keçisi yetiştirmeleri ve dokumacılıktaki makineleşme dolayısıyla sof ve tiftik ticaretinde gerileme görüldü. 1873 - 1875 yılları arasında kötü hava şartları sebebiyle şehirde kıtlık meydana geldi. 18.000 kişi öldü, halkın bir bölümü göç etti. 1892 yılında Ankara'ya demiryolunun ulaşmasıyla şehre biraz canlılık geldi. Büyük bir şehirden giderek kasabaya dönüşen Ankara'yı 1917 yılında da yangın felakei buldu. Kalenin kuzeybatısındaki mahalleler yandı.
Ankara'nın kötüye giden kaderi 27 Aralık 1919 tarihinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Sivas'tan Ankara'ya gelmeleriyle değişti. 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütaredesi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını paylaşan I. Dünya Savası'nın galip devletlerine karşı Anadolu'da başlayan kurtuluş mücadelesini Erzurum ve Sivas'ta topladığı kongrelerle teşkilatlandıran Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920'de Ankara'da T.B.M.M.'nin açılmasını sağlayarak yeni bir Türk devletinin temelini atmayı başardı ve Türk Kutuluş Savaşı zaferle sonuçlandırıldı. Lozan Barış Antlaşması imzalandı (24 Temmuz 1923). Türk Kurtuluş Savaşı'nın yönetim merkezi Ankara, 1920-1922 yılları arasında işgal altındaki illerden göç eden ailelerle, memur ve askerlerle, yabancı gözlemci ve diplomatlarla hareketli günlere sahne oldu. Türk İstiklal Maşı bu yıllarda şair Mehmet Akif Ersoy tarafından Ankara'da yazıldı ve T.B.M.M. 'ince 12 Mart 1921 tarihinde kabul edildi. Savaş sonunda şehrin önemi daha da arttı. Esaden 23 Nisan 1920 tarihinden beri sürdürülen yeni Türk devletinin başkentlik statüsü, 13 Ekim 1923'te kabul edilen bir kanunla resmen tescil edildi. Ankara'nın başkent oluşundan çok kısa bir süre sonra 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal Paşa ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Böylece Türkiye Cumhuriyeti her yönüyle kurulmuş oldu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla başkent Ankara'da hızlı bir gelişme görüldü. 1924 yılında Ankara Şehremaneti Kanunu çıkarılarak Ankara Belediyesi kuruldu. Şehir, İstanbul'a benzer bir yönetime kavuşturuldu. Devlet kuruluşları için binalar inşa edildi. Büyükelçilikler, birer birer Çankaya'ya uzanan cadde üzerinde yerlerini aldılar. Yeni semtler, yeni mahalleler ortaya çıktı.
Şehir, tarihi gelişim seyri içinde, yöreye egemen olan milletler tarafından çeşitli şekillerde adlandırıldı. En eskisinden en yenisine kadar bu adlar; Ankyra, Ancyre, Enguriye, Engürü, Angara, Angora ve Ankara'dır.
Günümüzde Düzenli, gelişimiş Ankara modern yapılar, geniş caddeleri, çiçekli parkları, yenilenen alt yapısı ve yeşil tepeleriyle dünya başkentleri arasında seçkin bir konuma sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder