25 Aralık 2017 Pazartesi

Ağrı Evlilik Gelenekleri

GELİN ADAYININ SEÇİMİ

Genellikle kız, köyün içinden ya da dışından tanıdık bir aileden seçilir. Ancak, sosyal çevrenin genişlemesi ve gençlerin tanıdık olmayanlarla da temas kurmaları sonucu az da olsa birbirini tanımayan aile çocukları arasında da evlilikler meydana gelebilmektedir. Fakat ne olursa olsun gelin adayının seçiminde ve damat tarafının hısım olarak kabul edilmesinde, ailelere karşı sosyal çevrenin takındığı tutumlar; yani halk arasındaki ailelerin şecereleri hakkındaki görüşler önemli rol oynar. Bu nedenle olacak ki gelin ya da damat adayının seçiminde soy-sop birinci derecede dikkate alınır. Halk arasında “her şey dengi dengine” “her ot kendi kökünde biter” (Her gihak lı ser kokağı bışındiki.) sözleri çok yaygın şekilde kullanıldığından, herkes her tanıdığının kızını isteyemediği gibi, her damat adayına da kazanılan statüsü yüksek de olsa kız verilmez. Eğer soy-sop’a dikkat edilmeyerek sadece kazanılan statü nedeniyle kız verilirse, köylüler tarafından kınanır. Dolayısıyla mobilitesi az ya da dışa kapalı sosyal gruplarda, kazanılmış statünün, verilmiş statüden daha az önemli olduğu ve pek rağbet edilmemesi sonucu ortaya çıkmaktadır.

HALAT

Düğünlerdeki önemli kavramlardan biri de halâttır. Bu kavram Kars Sarıkamış’ta “armağan”; Gümüşhane Kelkit’te “erkek tarafının kız tarafına verdiği eşya” ; Neşrî Tarihi’nde elbise anlamında olup şöyle geçer: “...Osmangazi gayret göstererek, gidip Köprühisar’ı kuşattı, fethetti ve tekvurunu tepeledi. Bilecik tekvuru şad oldu; geçti, karşısındaki İnci Pınar adlı köyün pınarı üzerinde Osman’a büyük bir ziyafet verdi, güzel bir hil’at giydirdi, gazilere de inamlar etti, elini öptürdü” Eseri hazırlayan Köymen de, adı geçen kavramı “hükümdarın taltif etmek istediği kimselere giydirdiği şeref elbisesi” olarak yorumlar. Şemsettin Sami’de “hil’at” kavramının Arapça’dan geçtiğini belirterek, “hükümdar ve vezirler tarafından birine hürmeten giydirilen kaftan” anlamında kullanıldığını ifade eder. “Hil’at” kavramı, araştırma sahamızda çoğunlukla “halât” olarak ifade edilmektedir. Fakat kelime aynı olmasına rağmen, taşıdığı anlam, köyden köye farklılaşmaktadır. Meselâ Ürünveren’de gerdek sabahı geline takılan hediye; Aydıncık’ta gelin kardeşine verilen hediye; Meşeli’de erkek kardeşin, gelin olan kız kardeşine kemer bağlaması; Gökdere ve Yoncalıbayır’da, gelin indiğinde toplanan para; Alangören ve Tekevler’de davet etme; Kaşlıca’da gerdekten sonrası gelinin misafirlere verdiği hediye; Kızılpınar’da hediye; Çalık, Bahçe, Kuşçulu ve Çevreköy’de oğlan tarafının, kız tarafının yakınlarına aldığı hediye anlamında; diğer köylerde de bu anlamalara yakın olarak, genellikle erkek tarafından çeşitli nedenlerle kız tarafına verilen hediye anlamında kullanılmaktadır. Meselâ, gelin olacak kız verildikten sonra, oğlan tarafı kızın erkek kardeşine ya da dayısı ile amcasına önemli hediyeler verir. Buna halât dendiği gibi, gelin baba evinden çıkarken, odasının kapısı hediye alınmadan açılmaz, ya da gelinin yolu kesilerek kapatılır. Ancak bir hediye karşılığı yol açılır, buna da halât denir. Bu anlamlarda halât, karşı tarafı onure etme, onların gönlünü alma manâsına gelmektedir. Burukan-Bırukan aşiretinde yapılan bir çalışmada “armağan” için ”helat”; bir diğerinde de başlıktan sonra kız yakınları için istenen “hediye” anlamında “xelat” kullanılmıştır  Erzincan’da bazı anlaşmazlıkları çözümleyen seyyit ya da dedeye, hakemliğin karşılığı olarak bir hediye verilir, buna da “hıl’at” denir. Erzincan’da yapılan bir başka çalışmaya göre de, kız tarafının yakın akrabaları için erkek tarafından aldığı hediyelere “haliyet” denir  Ayrıca Urfa’da oğlan tarafından, kızın erkek kardeş ve dayısına verilen paraya “hil’at” İran Azerbaycan’ında ise, gelin olan kızın çeyizinin baba evinden çıkarılırken bir çocuğun üzerine oturarak engellemesi sonucu, o çocuğa verilen hediyeye “halet” (23) denir. Buraya kadarki bilgilere göre, söylenişi nasıl olursa olsun, taşıdığı anlam itibariyle birilerinin gönlünü almak, onların rızasını kazanmak için verilen bir şeyi (para, tüfek, koç vb.) ifade etmeye “halât” denmektedir

SAÇI

Saçı, Türkiye düğünlerinin en yaygın geleneklerinden biridir. Hatta saçısız düğün olmaz dersek, fazla mübalağa etmiş olmayız. Saçı, genellikle düğünde gelinin güvey evine gelmesi ile başına saçılan şeker, para, yemiş gibi şeylere denir. Bu anlamda, Bergama, Manisa ve çevresi, Çankırı, Gümüşhacıbey, Bayadı, Bor, Konya ve Varna / Bulgaristan’da da varlığı belirtilmektedir (35). Çeşme, İnegöl, Çorum, Bafra, Eskişehir, Merzifon, Alucra, Şebinkarahisar, Kars, Erzurum, Gürün, Koyulhisar, Divriği, Balâ, Ayaş, İncesu, Erkilet, Gelibolu, Lüleburgaz, Amasya ve çevresi, Kırşehir ile Kayseri’de de gelinin başında tutulan tepsiye düğün armağanı olarak, atılan şeylere “saçı”; Sarıkamış’ın Berne köyünde de düğüne davet için gönderilen kibrite, saçı ya da saçılık dendiği belirtilmiştir. Yozgat’ta da kız evinin davetine icabet edenlerin getirdiği hediyeleri ifade etmek için, saçı kavramı kullanılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder