18 Şubat 2017 Cumartesi

Seyir

 "Bir kelimeyi ille de tanımına uygun olarak kullanmak istemiyorum. Yani seni seviyorum, ama bu tarif edilmiş sevgilerin hiç birine benzemiyor," dedi. Sonra aniden içinde bulunduğumuz seyir çemberinde koşmaya başladı.

Ben arkasından baktım.

Kısa bir an için kayboldu. Arka taraftan geleceğini bildiğim halde yönümü değiştirmedim. Döndüğünde ona bakmadım. Kırgın, sitemkar soluklarını kulaklarımda hissettim.

"Burası çok güzel," dedim, "sanki yüzyıllar önce inşa edilmemiş de, geçen gece kimseler görmeden yukarıdan indirilmiş gibi. Ama tam yerine. Burada olmasaydı, bu şehirde başka sokaklar mahalleler barındıramazdı bu kuleyi."

"Belki de! Ama ben Galata Kulesini şehrin başka yerlerinde de kabul edebilirdim. Sanki bir eksen simetrisi gibi; Bu şehrin ve şehirdeki tüm yaşamların ikiliği onun ekseninde. Hangi açıdan bakarsan bak zıtlıkları görebiliyorsun. Doğuyu, batıyı, yoksulluğu, zenginliği, doğal ve yapay tüm güzellikleri. Karşındakini seyrederken bile içine girebiliyorsun." Gözlerimin içine baktı. Sanırım ikimiz de birbirimizin içini göremedik.

Kaşlarını kaldırarak, "Hepimiz onun eksenindeyiz ve tüm suçlarımız, gizlerimiz onun belleğinde... Sana kimsenin bilmediği bir sır vereyim mi? Derler ki, kule günahkarları üzerinden atar ve onlardan hiçbir iz bulunamazmış," dedi. Sonra kulaklarıma değen dudaklarında sıcak bir solukla fısıldadı: "Korkmadın değil mi?" Ardından korkuluklara yaslanıp kollarını açtı ve bağırdı: "Yüksekten, diyorum!"

Aşağıya inene kadar tek bir kelime bile konuşmadık. Dolaştığımız dar sokaklarda da .... Anlamıştım: Bir daha görüşmeyecektik. Bir süre önüme geçmesini bekledim, onu izledim. Kendimi terk etmeye doğru gittiğimi biliyordum.

Bir berber dükkanının önünde tavla oynayan iki adamla gülerek bir şeyler konuştu. Onların fotoğraflarını çekti.

Ben, flaş sesini saptığım ara sokağın başında duydum. Bütün geç fark edilen duygulara kızgınlığımı, sertleştirdiğim adımlarımla, tabanlarımdan çıkardım. Sonra bir başka sokaktan tekrar kulenin içine girdim. Hızla merdivenlerden çıktım. Gözlerimde yaşlar ve şehrin birbirine karışan görüntüleriyle, defalarca döndüm. Başım döndü, kendimi paslı korkuluklara bıraktım.

İçimdeki acı, boş bir çatıdan fotoğrafımın çekilmesiyle, yerini buldu.


27.02.2007
Kübra Özkılınç Güleç 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder