10 Nisan 2017 Pazartesi

Dünyanın Yedi Harikası



GİZA PİRAMİTLERİ



YER

Giza şehrinde eski memphis’in nekropolisi ve büyük Kahire’nin bir parçası.


TARİH

Yaygın inanışın aksine 3 büyük piramidin hepsi değil, Keops’un büyük piramidi harikalar listesinin başında yer alır.Tarihi yapı milattan önce 2560 yılı civarında 4. hanedana mensup mısır firavunu Khufu tarafından öldüğünde mezar görevini yerine getirmesi için inşa edilmiştir.Piramit inşa etme geleneği eski mısırda krallık mezarını kaplamak için platform yada mastaba karmaşıklığı olarak başlamıştır.Sonraları düzenli olarak istiflenmiş çeşitli mastabalar kullanıldı.Ünlü mısır mimarı İmhotep tarafından yapılan kral Zoser’in piramidi gibi ilk piramitler bu bağıntıyı örnekleyerek açıklar.
Büyük piramidin 20 yıllık bir periyot içinde inşa edildiğine inanılıyor.İlk önce yerleşim yeri hazırlandı ve taş bloklar yerleştirildi.Bir dış muhafaza yüzeyin pürüzlerini gidermek için kullanıldı.Blokların nasıl yerleştirildiği bilinmemesine rağmen çeşitli teoriler öne sürüldü.Bir teori inşa devam ettiği sürece yükseltilmiş düz veya spiral bir eğik düzlemin yapımıyla ilgilenir.Çamur ve suyla kaplanan bu eğik düzlem itilen taşların yerine geçmesini kolaylaştırır.İkinci teori blokların küçük köşeli tabanlı bir kaldıracın kullanılmasıyla yerleştirildiğini iddia eder.
Tarih boyunca Giza’nın Piramitleri insan hayalini harekete geçirmiştir.Onlar “Doseph’in tahıl ambarı” ve “Phorooh’un dağları” diye bahsedildiler.Napolyon Mısır’ı 1798’de işgal ettiğinde onun gururu şu alıntıyla dile getirildi: “Askerler! Bu piramitlerin tepesinden 40 yüzyıl bize bakıyor.”
Bu gün Giza platosundaki turistik bölgede olan büyük piramit diğer piramitlerle beraber kapalı.Bölge 1954’te piramidin güney yanında keşfedilen gizemli güneş kayığına da ev sahipliği yapan bir müzedir.Sandalın, Khufu’yu piramidin içinde defnedilmeden önce Khufu’nun bedenini yeryüzündeki son yolculuğunda taşımış olduğuna inanılır.Eski mısır inançlarına göre sandal onun yaşam sonrası yolculuğunda taşıma hizmetini de görür.


TASVİR

Büyük piramit inşa edildiğinde 145,75 m. yüksekliğindeydi.Geçen yıllar üzerine tepesinden 10 m. kaybetti.O milattan sonra 19. y.y.’da yükseklikte tek başına baskındı, 3. y.y. dan daha fazla bir süredir dünyadaki en uzun yapı olarak sayıldı.O yüzeyini düzeltmek için kaya muhafazaları ile kaplandı.Onun yanlarının eğim açısı 54 derece 54 dakikadır.Her gün pusulanın özel işaretiyle doğu, batı, kuzey ve güney uyumlu olacak şekilde ayarlanmıştır.Piramidin yatay çapraz bölümü her yanı uzunlukta 229 m. olan bir karedir.Yan uzunluklar arasında en fazla hatta şaşırtıcı bir şekilde % 0,1’den daha azdır.
Yapı her biri 2 tondan daha ağır olan yaklaşık 2 milyon kaya bloğundan oluşur.Oradaki 3 piramidin içinde Fransa’nın etrafında yüksekliği 3 m. , kalınlığı 0,3 m. olan bir duvara yetecek kadar blok olduğu ileri sürüldü.Büyük piramidin kapladığı alan Roma’daki St Peter’in, Floransa ve Milano’daki katedrallerin ve Londra’daki Westmister ve St Paul’un birleşimi kadar yeri vardır.
Kuzey taraf piramidin girişidir.Bir takım koridorlar, galeriler ve kaçış boşluğu ya kralın odasına çıkar, yada diğer aksiyonlar için tasarlanmıştır.Sadece büyük galeri ve yükselen koridor yardımıyla ulaşılabilen kral odası piramidin tam kalbinde yerleştirilmiştir.Kral odasının iç duvarları gibi kralın sarrophogus’u da kırmızı granitten yapılmıştır.En etkileyici şey antrenin üzerindeki 3 m. uzunlukta, 2,4 m. yükseklikte, 1,3 m. kalınlığındaki keskin kenarlı kayadır.İçteki kayalar o kadar güzel yerine oturmuş ki aralarına bir kort giremez. Sarrophogus pusula yönlerine uygun olarak uyarlanmış ve boyutları oda girişindekinden yaklaşık 1 cm. daha kısadır.O, yapı ilerlerken ortaya çıkarılmış olabilir.
Giza’daki piramitlerin amacını ve nedenini ilgilendiren yeni teoriler ortaya atıldı.Astronomik araştırmalar... İbadet tapınma yerleri... Uzun süreli bir medeniyet tarafından yapılan geometrik yapılar...
Büyüler, bilim ve tarihsel kanıt hala çoğu küçük piramitler gibi Büyük piramidin Mısır’ın batı yakasındaki eski uygarlık tarafında onların muhteşem kralları için mezar olarak inancını destekler.



BABİL’İN ASMA BAHÇELERİ



YER

Evphrates ırmağının doğu yakası, Bağdat’tan 50 km. kadar güneyde.


TARİH

Babil Krallığı ünlü kralın ,Hammurabi, kuralları altında gelişti.Mezopotamya uygarlığının en önemli görkemine ulaşması Neo-Babil hanedanından olan Naboploshor’un hükümdarlık dönemine kadar gerçekleşmedi.Onun oğlu 2. Nabukednezor efsanevi asma bahçeleri inşa etmesiyle tanındı.Nebukednezar’ın asma bahçeleri karısı veya Medya’da büyüyen ve civar dağlarla tutkusu olan ranrubine’ni memnun etmek için yaptığına inanılır.
Bahçeler hakkında en aydınlatıcı raporlar Berassus ve Diodorus gibi Grek tarihçilerden gelirken, Babil tutanakları bu konuda sesiz kalmaktadır.Onun sarayının tanımlarına Babil şehrine ve bulunan duvarlara rağmen  Nabukednezor döneminin tabletleri bir kere bile bahçelerden bahsetmez.Asma bahçeleri hakkında detaylı betimlemelerde bulunan tarihçiler bile onları hiç görmemiştir.Modern tarihçiler İskender’in askerlerinin Mezopotamya’nın verimli topraklarına ulaştığında ve Babil’i gördüğünde etkilendiğini tartışıyorlar.Onlar sonradan engebeli vatanlarına döndüklerinde Mezopotamya’daki şaşırtıcı bahçeler ve palmiye ağaçları hakkında bahsetmek için hikayeleri vardı... Nebukednezar’ın sarayı hakkında... Babil kulesi ve zigguratlar hakkında... ve bu eski şairlerin ve tarihçilerin beraber karıştırılan bu elementlerin dünya hayalini oluşturduğu hayaliydi.
Asma bahçelerin bazı gizemleri 18. y.y.’a kadar ortaya çıkmadı.Arkeologlar bahçelerin yerleşimi, onların sulama sistemi ve gerçek görünümleri hakkında son konuya varmadan önce hala yeterli bilgi toplamak için çalışıyorlar.


TASVİR 

İşte raporlarından bazı alıntılar:
Bahçe dörtgen ve her tarafı dört plethra uzunlukta.Temeller gibi kontrol küplerine yerleşmiş kemer çatılardan oluşuyor.En üstteki teras çatılarının yokuşu merdivenden yapılmıştır.
Asma bahçenin yer seviyesinin üstünde yetişmiş bitkileri var ve ağaç kökleri yerden ziyade üst terasa gömülmüştür.Bütün bu karışıklık taş sütunlarda desteklenir.Yüksek kaynaklardan çıkan su akıntısı meyilli kanallardan akar.Bu sular tüm alanı nemli tutar ve bitkilerin köklerini doyurarak bütün bahçeyi sular.Bu yüzden çimen daima yeşil ve ağaç yaprakları esnek dallara bağlı kararlı bir şekilde büyür.Bu kraliyet lüksünün bir sanatıdır ve en belirgin özelliği tarımın büyük çalışmasının başkalarının üstünde asılı olmasıdır.
Irak’taki Babylon antik kentinde yapılan son arkeolojik kazıların çoğu sarayın temelini açığa çıkardı.Diğer buluntular, kalın duvarlar ve kuzey sarayının yanında bir sulama kuyusuyla Vaulted  binasını ekliyor.Bir grup arkeolog kuzey sarayının alanını inceledi ve Vaulted binasını asma bahçe olarak yeniden belirledi.Bununla birlikte yunan tarihçi Strabo bahçelerin Euphrates nehrinin yanında yer aldığını belirtmişti.Bu yüzden diğerleri Vaulted binasının birkaç yüz metre uzakta olmasından dolayı teoriyi desteklemek için Euphrates’ten çok uzak olduğunu tartışıyor.Saray alanını ve nehirden saraya uzanan alandaki bahçelerin yerleşimini yeniden belirlediler.Nehir kenarında son zamanlarda yunan kaynaklarında tasvir edilen şekilli teraslara basamaklandırılmış 25 m. kalınlığında sağlam duvarlar bulundu.


ARTEMİS TAPINAĞI


YER

Selçuk’un modern kasabası yakınlarında Efes antik kenti Türkiye’de, İzmir’in yaklaşık 50 km. kuzeyindedir.


TARİH

Tapınağın temellerinin M.Ö. 7. y.y.’da atılmış olmasına rağmen, M.Ö. 550 civarında yapılan harikalar listesinde bir yer kazanan yapıdır.Büyük mermer tapınak yada D tapınağı olarak anılan tapınak Lidya kralı Croesus tarafından desteklendi ve Yunan mimar Chersiphron tarafından dizayn edildi.
Bu zamanın en yetenekli sanatkarları olan Pheidias, Polycleitus, Kresit ve Phradmon tarafından inşa edilen bronz heykellerle dekore edilmiştir.
Tapınak hem Pazar alanı, hem de dinsel kurum olarak hizmet ediyordu.Yıllarca sığınak tüccarlar, turistler, sanatçılar ve tanrıçalarıyla kazançlarını paylaşarak onlara hürmet eden krallar tarafından ziyaret edildi.Bölgedeki son kazılar fildişi ve altından yapılan Artemis heykellerini kapsayan hacı hediyelerini, küpeleri, bilezikleri ve kolyeleri Hindistan ve İran’dan gelen kalıntıları ortaya çıkardı.
M.Ö. 356 yılında 21 Temmuz gecesi Herostratus adında bir adam ismini ölümsüzleştirmek girişiminde kiliseyi yaktı.Tabi ki başardı.Yeterince garip ki Büyük İskender de aynı gece doğdu.Romalı tarihçi Putarch daha sonra “Tanrıça tehdit altında olan tapınağına yardım göndermek için İskender’in doğumuyla çok meşguldü” yazdı.20 yıl sonra tapınak arkeologlar tarafından restore edildi ve “Tapınak E” olarak etiketlendi.Ve Büyük İskender Küçük Asya’yı fethettiğinde zarar görmüş tapınağı tekrar inşa etmeye yardım etti.
M.S. 1. y.y.’da St Paul Hristiyanlık vaazı vermek için Efes’i ziyaret ettiğinde tanrıçalarını vazgeçirmek için hiçbir planı olmayan Artemis karşı geldi.Ve M.S. 262’de tapınak Goths tarafından tekrar yakıldığında Efesliler yeniden inşa etmek için yemin ettiler.M.S. 4. y.y.’a kadar çoğu Efesliler Hristiyan oldu ve tapınak dini çekiciliğini kaybetti.Son bölüm M.S. 401’de St John tarafından yıkıldığında geldi.Sonra Efes terk edildi ve yalnızca 19. y.y.’ın sonlarında alan kazıldı Kazı tapınağın temelini ve şimdiki bataklık alanının yolunu ortaya çıkardı.Son zamanlarda tapınağı yeniden inşa etmek için girişimler yapıldı ama yalnızca birkaç kolon tekrar dikildi.


TASVİR

Tapınağın yapısı görünüşte dikdörtgen ve aynı zamanda çoğu tapınaklarınkine benzerdi.Her nasılsa diğer sığınaklardan farklı olarak geniş bir avluya bakarak dekore edilmiş bina yüzüyle bina mermerden yapılmış.Mermer merdivenlerin çevrelediği bina platformu planda yaklaşık olarak 80 m.’ye 130 m. olan yüksek terasa çıkıyordu.Kolonlar iyonik sütun başları ve yontulmuş yuvarlak kenarlarla 20 m. yüksekliğindeydi.Tanrıçanın evi ve mabudun heykelinin bulunduğu merkezi iç odaların dışında platform alanının üzerinde dikgen bir şekilde sıralanmış toplam 127 kolon vardır.
Tapınak, zamanında en iyi artistler tarafından inşa edilmiş dört eski bronz amazon heykelini de içeren birçok sanat ürününe ev sahipliği yapmıştır.St Paul şehri ziyaret ettiğinde tapınak resimlerle dekore edilmiş ve altın sütunlar ve gümüş heykellerle donatılmıştı.Tanrıçanın heykelini sığınağın merkezine kendi inşa ettiğinin kanıtı yok ama ona inanmamak için de hiçbir neden yok.
Tapınağın geçmişle ilgili detaylı betimlemeleri arkeologların binayı yeniden inşa etmesine yardım etti.Van Erlach tarafından yapılan gibi çoğu yeniden inşa etmeler dış yüzü hiçbir zaman var olmayan dört kolonlu verandayla birlikte çizdi.Çoğu tamamen yeniden inşa etmeler bize tapınağın genel düzeni hakkında fikir verebilir.Her nasılsa onun gerçek güzelliği her zaman bilinmeyen olarak kalacak sanatsal ve mimari detaylarda yatıyor.



ZEUS TAPINAĞI


YER

Bugünkü Yunanistan’ın batı kıyısında, Atina’nın yaklaşık 150 km. batısında, Olimpia’nın eski bir kasabasındadır.


TARİH 

Eski yunan takvimleri olimpiyat oyunlarının başladığına inanılan M.Ö. 776’da başlar.Muhteşem Zeus Tapınağı mimar Libon tarafından dizayn edilmiş ve M.Ö. 450 civarında inşa edilmiştir.Gelişen eski yunan gücünün sade Dorik sitili tapınak çok sıradan ve değişikliğe ihtiyacı var gibi görünüyordu.Çözüm: Görkemli bir heykel.Sistine Chapel’de Michelaungela’nun resimlerini andıran bu kutsal görev için Atinalı heykeltraş Pheidias görevlendirildi.
Takip eden yıllarda tapınak dünyanın her yerinde ibadet edenler ve ziyaretçiler çekti.M.Ö. 2. y.y.’da tamiratlar eski heykele becerikli bir şekilde yapıldı.M.S. 1. y.y.’da Roma imparatoru Caligula heykeli Roma’ya taşıma girişiminde bulundu.Her nasılsa Caligula’nın yanında çalışanların yaptığı iskele çökünce girişimi başarısızlığa uğradı.M.S. 391’de Pagan antrenman yaparken İmparator  I.Theodosius tarafından olimpiyat oyunları yasaklandıktan sonra Zeus Tapınağının kapatılması emredildi.
Olimpia depremler, heyelanlar ve seller tarafından yapılmıştır ve tapınak M.S. 5. y.y.’da yangından zarar görmüştür.Hemen, heykel zengin yunanlılar tarafından İstanbul’da bir saraya taşınmıştır.Orada heykel M.S. 462’de şiddetli bir yangın tarafından yok edilene kadar durmuştur.Bugün kayalar ve enkaz, binaların kuruluşu ve düşük sütunlardan başka eski tapınak sitesinde başka hiçbir şey kalmamıştır.

TASVİR

Fedyalı birisi heykel üzerinde M.Ö. 440 civarında çalışmaya başlamıştır.Yıllar önce o acayip altın ve fildişi heykelleri inşa etme tekniğini geliştirmiştir.Bu üzerinde dış kaplamasının metal ve fildişi levhalı olarak sağlanılmasıyla ve tahta çerçeveden inşa ederek yapılmıştır.Fedyalının iş yeri Olimpia’da hala bulunmaktadır.Ve tesadüfen Zeus’un tapınağına yönelimde aynı ölçüdedir.Orada, çeşitli heykel türleri tapınakta monte etmeden önce kazımış ve oymuştur.Heykel tamamlandığında o tapınağa fazla uymamıştır.

Strabo yazdı ki: 

Tapınağın çok geniş olmasına rağmen heykeltraş eleştirilmiştir.Doğru oranlarda memnun kalınmadığından dolayı.O Zeus’a yer ayarlandığını göstermiştir.Ama başıyla neredeyse heykel tavana değmektedir.Böylece onların izleniminde Zeus hareket etseydi o tapınağın çatısını açabilirdi.Strabo haklıydı, heykeltraş övülmekten başka hiç eleştirilmemişti.Bu ölçüde izlenim heykeli çok harika yapıyordu.O fikir tanrıların kralının çatısız tapınakla ilgili eğer heykel ayağa kalkarsa benzer tarihçileri ve şairleri büyüledi.Heykel yaklaşık 6.5 m. eninde ve 1 m. yüksekliğindeydi.Heykelin kendine göre yüksekliği 13 m. bir 4 modern bina katına eşitti.

Heykel çok yüksekti ki ziyaretçiler tahtı Zeus’un yapısından(vücudundan) ve özelliklerinden daha yüce, daha büyük olarak tasvir etti.Tahtın bacakları sfenksler ve savaşın figürleriyle kollanmış dekore edilmiştir.Yunan tanrıları ve destansı figürler sahneyi süslüyordu; Apollo, Artemis, Niobe’nin çocukları.

Yunan Pausanias yazdı ki: 

Onun(heykelin) başında yağ spreyli kazınmış bir çelenk vardı. Sağ elinde,o , fildişi ve altından yapılmış bir zafer figürü tutmakta, sol elinde, her çeşit metalden yapılmış bir asa sapı vardı, asanın üzerine bir şahin tünemiş şeklindeydi. Çarıkları altından yapılmış, aynı cübbesi gibiydi.Elbise hayvan ve zambak şekilleriyle(desen) oyulmuştu.Taht, altınla, değerli taşlarla, abanozla ve fildişiyle dekore edilmişti.

Heykel sık sık krallar ve yöneticilerden hediyelerle dekore edilirdi.Bunların en dikkate değerlerinden birisi fenosiyon rengi ve Asya’nın zikzak motifleriyle süslenmiş yün perdeydi.Bu perde Suriye kralı 4. Antiokyus’un adadığıydı.

Libya’da bu heykelin geniş portatif şekilde kopyaları yapıldı.Ama bunların hiçbiri bu günde yaşamamaktadır.Erkenden tekrar inşa edilmiş bir tanesinin Von Erlach kusurlu olduğuna inanmaktadır.
Yunan heykelciliğinde en mükemmel iş, onlar için yalnızca heykelin gerçek görünüşünün merak konusu olabilmesidir.             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder