Kemalizm, bir çağdaşlaşma-modernleşme” ideolojisidir. Kemalist devrim ve ideolojisinin hedefi; Türk toplumunu her alanda, akılcı ve bilimci bir metodla “Çağdaş, modern bir toplum” haline getirmektir. Nitekim Türkiye gibi gelişme yolundaki ülkelerin en yaygın ideolojilerinin “Modernleştirici Milliyetçilik” olduğunu söyleyen ve Kemalizm’i bu modernleştirici milliyetçilik ideolojisinin ilk uygulaması olarak kabul eden ünlü siyaset bilimcileri vardır.
Günümüzde modernleşme; Sosyalizm, Komünizm ve Faşizm gibi katı ideolojilerden farklı, esnek ve yumuşak bir ideoloji olarak kabul edilmekte ve bu ideolojinin laiklik, gerçekçilik, akılcılık ve milliyetçilik gibi ilkelere dayandığı vurgulanmaktadır. İşte biz de, “Kemalizm, millî hakimiyet prensibine dayalı bir demokratik-ekonomik kalkınma ve modernleşme ideolojisidir.” diyoruz.
Kemalist ideolojinin en önemli özelliği, “Akılcı ve bilimci bir davranış ve zihniyeti yansıtmasıdır.
Kemalizm katı bir doktrin değildir. Kemalizm, hareket ve dinamizmi önlediği gerekçesiyle çağın Marksizm-Leninizm, Faşizm, Nasyonal Sosyalizm gibi katı ve totaliter doktrinlere karşıdır. Kemalizm, sürekli çağdaşlık ve ilericilik demektir.
Çağımızdaki siyasal ideolojileri “totaliter” ve demokratik” olmak üzere ikiye ayırmak âdet olmuştur. Marksizm-Leninizm” solun, Nasyonal-Sosyalizm” ve Faşizm ise, sağın hoşgörüsüz ve totaliter ideolojileridir. Kemalizm ise akıl ve gözlemin bulgularına dayalı, demokratik ideolojiler arasında yer almaktadır.
Mustafa Kemal 1920 ve 1930’ların Komünist ve Faşist doktrin ve uygulamalarını görmüş ve fakat bunları reddetmiş bir liderdir. Mustafa Kemal’i kendinden önce gelmiş reformculardan ayıran nokta; Tanzimat hareketi gibi sadece kanun ve yönetim alanında kalmayıp, bütün hayatı içine alan bir değişiklik istemesiydi. Atatürk katı bir parti programı içinde doktrin oluşturmak yerine, bu işi akıl ve bilimin önderliği altında Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre oluşturma yolunu seçmiştir.
Kemalizm bir “çağdaşlaşma-modernleşme” ideolojisidir. Paul Sigmund adlı araştırmacı, gelişme yolundaki ülkelerin en yaygın ideolojilerinin “Çağdaşlaştırıcı Milliyetçilik” olduğunu yazmakta ve millî bir kalkınma ve endüstrileşme ideolojisi olan bu doktrinin, toplumu sınıflara ayıran ve katı bir yönetim sergileyen Marks ideolojisinden çok Atatürk ideolojisine benzediğini yazmaktadır.
Millî bir ideoloji olan Kemalizm, herhangi bir yabancı siyâsî ideoloji ile açıklanamaz.
Kemalizm, kişilere ve sosyal gruplara geniş hürriyet tanımakla beraber, diktacı uçlara yer vermeyen bir hürriyet düzenini kabul etmiştir. Fakat İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki gelişmelere uygun olarak, aşırı sağcı ve aşırı solcu sistemlerin, Faşizm’in ve Komünizm’in savunucularına demokratik haklardan tam olarak yararlanma hakkını yani “hürriyeti yok etme” hürriyetini de tanımamıştır.
Kemalizm milletimizi sadece yapılmış bir saldırıdan kurtarmak için değil, aynı zamanda ona her zaman hür yaşama fikir ve kabiliyetini geliştirme imkanlarını sağlamak uğruna Mustafa Kemal’in önderliğinde yapılmış bir harekettir.
Kısaca Kemalizm’in “millî hakimiyet prensibine dayalı demokratik bir ideoloji olduğu ortadadır.
Günümüzde modernleşme; Sosyalizm, Komünizm ve Faşizm gibi katı ideolojilerden farklı, esnek ve yumuşak bir ideoloji olarak kabul edilmekte ve bu ideolojinin laiklik, gerçekçilik, akılcılık ve milliyetçilik gibi ilkelere dayandığı vurgulanmaktadır. İşte biz de, “Kemalizm, millî hakimiyet prensibine dayalı bir demokratik-ekonomik kalkınma ve modernleşme ideolojisidir.” diyoruz.
Kemalist ideolojinin en önemli özelliği, “Akılcı ve bilimci bir davranış ve zihniyeti yansıtmasıdır.
Kemalizm katı bir doktrin değildir. Kemalizm, hareket ve dinamizmi önlediği gerekçesiyle çağın Marksizm-Leninizm, Faşizm, Nasyonal Sosyalizm gibi katı ve totaliter doktrinlere karşıdır. Kemalizm, sürekli çağdaşlık ve ilericilik demektir.
Çağımızdaki siyasal ideolojileri “totaliter” ve demokratik” olmak üzere ikiye ayırmak âdet olmuştur. Marksizm-Leninizm” solun, Nasyonal-Sosyalizm” ve Faşizm ise, sağın hoşgörüsüz ve totaliter ideolojileridir. Kemalizm ise akıl ve gözlemin bulgularına dayalı, demokratik ideolojiler arasında yer almaktadır.
Mustafa Kemal 1920 ve 1930’ların Komünist ve Faşist doktrin ve uygulamalarını görmüş ve fakat bunları reddetmiş bir liderdir. Mustafa Kemal’i kendinden önce gelmiş reformculardan ayıran nokta; Tanzimat hareketi gibi sadece kanun ve yönetim alanında kalmayıp, bütün hayatı içine alan bir değişiklik istemesiydi. Atatürk katı bir parti programı içinde doktrin oluşturmak yerine, bu işi akıl ve bilimin önderliği altında Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre oluşturma yolunu seçmiştir.
Kemalizm bir “çağdaşlaşma-modernleşme” ideolojisidir. Paul Sigmund adlı araştırmacı, gelişme yolundaki ülkelerin en yaygın ideolojilerinin “Çağdaşlaştırıcı Milliyetçilik” olduğunu yazmakta ve millî bir kalkınma ve endüstrileşme ideolojisi olan bu doktrinin, toplumu sınıflara ayıran ve katı bir yönetim sergileyen Marks ideolojisinden çok Atatürk ideolojisine benzediğini yazmaktadır.
Millî bir ideoloji olan Kemalizm, herhangi bir yabancı siyâsî ideoloji ile açıklanamaz.
Kemalizm, kişilere ve sosyal gruplara geniş hürriyet tanımakla beraber, diktacı uçlara yer vermeyen bir hürriyet düzenini kabul etmiştir. Fakat İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki gelişmelere uygun olarak, aşırı sağcı ve aşırı solcu sistemlerin, Faşizm’in ve Komünizm’in savunucularına demokratik haklardan tam olarak yararlanma hakkını yani “hürriyeti yok etme” hürriyetini de tanımamıştır.
Kemalizm milletimizi sadece yapılmış bir saldırıdan kurtarmak için değil, aynı zamanda ona her zaman hür yaşama fikir ve kabiliyetini geliştirme imkanlarını sağlamak uğruna Mustafa Kemal’in önderliğinde yapılmış bir harekettir.
Kısaca Kemalizm’in “millî hakimiyet prensibine dayalı demokratik bir ideoloji olduğu ortadadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder