Psikolojik Taciz “Mobbing”, çok eski bir olgu olmasına
rağmen, sistemli araştırılması ve konuyla ilgili literatürün oluşması ancak
1980’lerde başlamıştır.
Mobbing, ilk olarak Avusturyalı bir etoloji uzmanı olan Konrad Lorenz
tarafından, küçük hayvan gruplarının, tehdit olarak gördükleri büyük bir tek
hayvanı korkutmak için yaptıkları, bir hayvan grup davranışı olarak
tanımlanmıştır. Daha sonra, İsveçli endüstri psikoloğu Peter Paul Heinemann,
çocukların sınıf içinde ki davranışlarını incelerken, bir grup çocuğun, tek bir
çocuğa yönelik tahrip edici davranışını tanımlarken, bu kavramı Lorenz’den ödünç
almıştır (Leymann, 1996:168).
Bu geleneğe uygun olarak kavram, 1980’lerin başında, işyerinde benzer
davranışları tanımlamak için, çalışma psikoloğu Heinz Leymann tarafından ödünç
alınır.
1980’li yıllardan bu yana, konuyla ilgili özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri başta
olmak üzere, birçok gelişmiş ülkede, teorik ve ampirik çalışmalar yapılmasına
rağmen Türkiye’de çok az çalışma bulunmaktadır.
1996 yılında, Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji Dergisinde aynı anda, 6 Avrupa
ülkesinden 8 makale yayınlandı. Bu makaleler, 7.Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji
Kongresinde, Macaristan’da yapılan sempozyumda sunuldu. Bu sempozyum, 1997’de
Verona’da, 1999’da Helsinki’de, 2001’de Prag’da yapılan bir seri kongrenin
ilkiydi.
Bu sempozyumlar, konuya çok ilgi uyandırmıştı. Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji
Kongresi, Mobbing konusunda araştırmaların yapılmasını cesaretlendirdi ve
promosyonunu yapmada güçlü bir etki yarattı. (Zapf ve Einarsen, 2001:370)
2. PSİKOLOJİK TACİZİN (MOBBİNG) TANIMI, TİPOLOJİSİ, NEDENLERİ, SÜRECİ
Leymann’a göre, Mobbing, bir veya birkaç kişinin, savunmasız pozisyonda ki bir
kişiye yönelik sistematik bir şekilde uyguladıkları düşmanca ve etik olmayan
davranışları içermektedir. Bu tür davranışların mobbing olarak tanımlanabilmesi
için, sık yapılması (istatistiksel tanım: en az haftada bir kez) ve uzun bir
zaman devam etmesi (istatistiksel tanım: en az 6 ay) gerekmektedir. (Leymann,
1996:168) Sıklık ve süreklilik kriterleri, tanımın esasını oluşturmaktadır.
Mobbing terimi, psikolojik şiddet, bakı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya
sıkıntı verme, özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf
olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine
psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulaması olarak tanımlanır
(Bilka, 2009:1). Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi Cilt 2, Sayı 2, 2010
ISSN: 1309 -8039 (Online)
Davenport ve arkadaşlarına göre duygusal bir saldırı olan mobbing; bir kişinin
diğer insanları kendi rızaları ile veya rızaları dışında başka bir kişiye karşı
etrafında toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve
karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi yollarla, saldırgan bir ortam
yaratarak, söz konusu kişiyi işten çıkarmaya zorlamadır (Yılmaz, 2008:335).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise, mobbing’i , kişi veya gruplara karşı güç
kullanarak, onların fiziksel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişimlerine zarar veren
tutum ve davranışlar olarak tanımlar (Akgeyik vd., 2009:96).
Tanımlardan da görüleceği üzere, mobbing, uygulayıcıların, hedef aldıkları
kişileri yıpratmak, yıldırmak ve işten uzaklaştırmak için sistematik olarak
sergiledikleri tutum ve davranışlardır diyebiliriz.
Leymann, mobbing hareketlerinin tipolojisini, mağdurun etkilenmesi bakımından 5
kategoride tanımlar (Leymann, 1996:170):
Birinci kategori: İletişime yönelik saldırılar : (kişinin çevresiyle iletişimini
sınırlamaya yönelik davranışlar, sürekli sözünün kesilmesi, yüksek sesle
azarlanması, karar süreçlerinin dışında tutulması, sözel saldırı ve tehdit
alması)
İkinci kategori: Sosyal ilişkilere yönelik saldırılar : (iş arkadaşların veya
amirlerinin mağdurla konuşmaması, yokmuş gibi davranmaları, odasının
diğerlerinden izole bir yere taşınması)
Üçüncü kategori: Kişisel imajına yönelik saldırılar : (mağdurun hakkında
söylentiler yayılması, bir özrüyle alay edilmisi, konuşmasıyla, yürüyüşüyle,
etnik kökeniyle ilgili alaycı espriler yapılması, isim takılması)
Dördüncü kategori: Mesleki kariyerine yönelik saldırılar : (mağdura ya hiç iş
verilmemesi ya da kapasitesinin altında veya çok anlamsız işlerin verilmesi )
Beşinci kategori: Sağlığına yönelik saldırılar : (mağdurun, tehlikeli, ağır ve
zor işler yapmaya zorlanması, şiddet hatta doğrudan cinsel taciz uygulanması)
Mobbing’in ortaya çıkmasının birçok nedeni vardır. Örneğin ; -Mobbing uygulayan
kişinin kıskanç, iki yüzlü, narsist, nevrotik, aşırı kontrolcü, toleranssız,
başkalarının güç duruma düşmesinden keyif alan, kötü niyetli, agresif, Obsesif,
ön yargılı kişiler olması, Organizasyon ve Yönetim Bilimleri DergisiCilt 2, Sayı
2, 2010 ISSN: 1309 -8039 (Online)
- Mağdurun yaratıcı, yenilikçi, bağımsız, entelektüel, üstün meziyetli, başarıya
yönelik, iyi niyetli, sevimli, kuruma ve işe bağlı kişiler olması,
- Örgütlerde, kurumsal kültürün oluşmaması, otokratik lider anlayışıyla
yönetilmesi, etkin iletişim kanallarının kullanılamaması, takım çalışmalarına
yer verilmemesi, çatışma sebeplerinin göz ardı edilmesi, insan odaklı örgüt
kültürü yoksunluğu. Leymann, mobbing sürecinde 5 aşama belirlemiştir. (Kırel,
2008:11 içinde Davenport, Schwartz, Eliot, 2003:20)
Birinci aşama : Bir anlaşmazlık, sıkıntılı bir olay yaşanır, henüz mobbing
davranışı yoktur ama tepkiler tacize dönüşme potansiyeli taşır.
İkinci aşama : Psikolojik saldırılar ve saldırgan davranışlar sergilenmeye
başlar.
Üçüncü aşama : Yönetim, psikolojik tacize ortak olur
Dördüncü aşama : Mağdur, sistemli ve yıpratıcı davranışlara olumsuz tepkiler
vermeye başlayınca, zor insan veya akıl hastası olarak damgalanır. Yönetimin
yanlış tutumu bu negatif döngüyü hızlandırır.Sonuçta, işten kovulma veya zorunlu
istifa söz konusudur.
Beşinci aşama : Yaşanan duygusal gerilim sonucu, travma sonrası davranış
bozuklukları, ve psikosomatik hastalıklar ortaya çıkar.
3. PSİKOLOJİK TACİZİN SONUÇLARI
Mobbing’e maruz kalan kişilerin, kendilerine, kurumlara ve topluma verdikleri
zararlar sonucunda, hem kurum, hem kişi zarar görür, ayrıca topluma maliyeti de
yüksektir.
Toplum üzerindeki etkileri :
Mağdurların sağlık giderlerinin artması, erken emeklilik istemeye eğilim
göstermeleri, sosyal sağlık ve emeklilik sigortası sistemi üzerinde ki yükü
arttırmaktadır.
Örgüt üzerindeki etkileri:
Bu durumun içinde olsunlar ya da olmasınlar, örgütler bundan ciddi boyutta
ekonomik zarar görürler. Mağdurun işten ayrılmasına bağlı olarak kıdem veya
emeklilik tazminatları, kaliteli işgücü kaybı, yüksek iş devir hızı, yeni işe
alım süreçlerinin ve işe alınanların eğitim maliyetleri.
Bu zararların daha da önemlisi örgüt kültürü içinde ki değerlerin zarar
görmesidir. Örgütsel imajı lekelenen işletmeler, istihdam edecek yetenekli,
kaliteli çalışan bulmakta zorluk çekecektir.
Mağdur üzerindeki etkileri:
Psikolojik Taciz, kişiler üzerinde fiziksel ve psikolojik açıdan ciddi sonuçlar
doğurur.
Bu sonuçlar, kişilerin şiddete dayanma gücüne bağlı olarak değişmekle birlikte
her birey bundan zarar görür. Bu zarar sadece kişiyi değil, ailesini de etkiler.
Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi Cilt 2, Sayı 2, 2010 ISSN: 1309 -8039
(Online)
Görülen en yaygın etkiler depresyon, endişe, kaygı, sinirsel rahatsızlıklar gibi
psikolojik problemler, kronik baş ağrıları, kalp hastalıkları, karın ve bağırsak
spazmları, diabet, dermatolojik rahatsızlıklar gibi fizyolojik hastalıklardır.
Bunların tedavisi için katlanılan maddi ve manevi bedeller ise, kişiyi
zorlamaktadır.
Ayrıca özgüven kaybı, dışlanmış olma hissinin yarattığı performans düşüklüğü,
hatta işini yapamaz hale gelmesi, sonunda işten ayrılmak zorunda kalması nadiren
de olsa intihara teşebbüsü gibi sonuçlar gözlenmektedir.
Mobbing’in Maliyetleri
ETKİ ALANI | PSİKOLOJİK MALİYETLER | PARASAL MALİYETLER | ||
BİREYLER | *Stres *Kazalar *Sakatlıklar *Tecrit edilme *Ayrılık acıları |
*Duygusal rahatsızlıklar *Fiziksel rahatsızlıklar *Mesleki kimlik kaybı *Arkadaşlıkların kaybı *İntihar / Cinayet |
*Terapi *İşsizlik *İş arama *Taşınma *Kaza masrafları |
*İlaçla ayakta tedavi *Doktor, hastane faturaları *Sigorta primleri *Avukat ücretleri *Kapasite altı çalıştırılma |
AİLELER | *Ayrılık / boşanma acısı *Çocuklara etkileri |
*Çaresiz kalma acısı *Karmaşa ve çatışmalar |
*Ailenin gelir kaybı *Terapi |
*Ayrılma/ boşanma masrafları |
ÖRGÜTLER | *Anlaşmazlıklar *Hastalıklı Şirket Kültürü |
*Düşük moral *Kısıtlanmış Yaratıcılık |
*Hastalık izinlerinin artması *Yüksek işgücü devri *Düşük verim *Düşük iş kalitesi *Uzmanlık kaybı |
*Çalışanların tazminatı *İşsizlik maliyetleri *Yasal işlem *Erken emeklilik *Yükselen personel yönetim maliyetleri |
TOPLUM | *Mutsuz bireyler | *Politik kayıtsızlık | *Sağlık masrafları *Sigorta masrafları *İşsizlik veya kapasite altı çalıştırılmadan doğan vergi kayıpları |
*Kamu yardım programlarına talebin artması *Zihinsel sağlık programlarına Talebin artması *Malulen emeklilik taleplerinin artması |
Kaynak : Kırel, Ç., Örgütlerde Psikolojik Taciz (Mobbing) ve Yönetimi, Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 1806, Eskişehir, 2008 içinde Davenport, N., ve diğerleri, Mobbing İş Yerinde Duygusal Taciz, (çev. Önertay,O.C.), Sistem Yayıncılık, İstanbul 2003, s:146-148
Bireyin baskılar nedeniyle aşırı davranışta bulunması ve bunu
herkesin gözü önünde yapması, işten ayrılıp bir başka işe girmeyi başarabilse
bile, orada da eski işyerinden ayrılma sebebinin asi ve geçimsiz gibi
etiketlerden kurtulamaması, statü kaybına neden olabilmektedir.
Western Washington Üniversitesi profesörlerinden sosyal psikolog Gary Namie’ye
göre, mobbing kurbanlarının % 41’i bunalıma girmektedir. Kadınların % 31’i,
erkeklerin %21’i Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisiyle ağır depresyon
geçirmekte ve bir daha işe dönemez hale gelmektedirler. Böylece çalışanın kuruma
ve topluma katkısı sıfırlanmaktadır. (BİLKA, 2009, s:8)
4. PSİKOLOJİK TACİZLE MÜCADELE YÖNTEMLERİ
Psikolojik Taciz, çalışanların, kurumların ve toplumun sağlık, mutluluk ve
gelişimleri önünde çok büyük bir engeldir ve ciddi sonuçlar doğurmaktadır.
Kurumun amacını ve etkinliğini olumsuz etkileyen bu davranışlarla mücadelede en
önemli görevler, işletmelerin sahipleri ve yöneticilerine düşmektedir. Bu
kişilerin, çatışmaların farkında olmaları ve bunların çözümlerinde adil, yapıcı
ve insani olmaya özen göstermeleri, mobbing olgusunun nedenleri ve sonuçları
hakkında çalışanlarını eğitmeye istekli olmaları gerekmektedir. Psikolojik
tacizi engellemek için örgütün kalbinin insan olduğu düşüncesiyle, çalışanlarına
daha güvenli bir iş ortamı yaratabilmek için, örgütün yönetim anlayışının
reorganize edilmesi gerekmektedir.
Sorunu çözmek veya engellemek için, önce sorunun varlığını kabul etmek gerekir.
Bu konuda kişilerin bilgilendirilmesi ve yasaların çalışanları korumada ki
yetersizliğinin giderilmesi şarttır.
5. PSİKOLOJİK TACİZİN TÜRKİYE’DE HUKUKSAL BOYUTU
İş hayatına ilişkin hakların sağlandığı gelişmiş ülkelerde, psikolojik taciz
kavramı hakkında farkındalık düzeyi yüksek olup, bu ülkelerde, mobbing
davranışının ceza-i müeyyideleri bulunmaktadır. Yasal düzenlemelerin engelleyici
ve önleyici etkileri olduğu düşünülürse, Türk Hukuk Sisteminde, mobbing ile
ilgili doğrudan bir hükmün bulunmaması, mağdurların bu konuyla ilgili
yapabileceklerinin ne denli kısıtlı olduğunu göstermektedir.
Ancak, başlangıç metninde “Her Türk vatandaşının temel hak ve hürriyetlerden
eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve
hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu
yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu” görüşü bulunan T.C.
Anayasasının özellikle, 12.,17.,24.,25.,49.,50. maddeleri; kişilerin sosyal ve
iş hayatlarının korunmasını sağlayan hükümler içermektedir.
“Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve
hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve
diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını Organizasyon ve Yönetim Bilimleri
Dergisi Cilt 2, Sayı 2, 2010 ISSN: 1309 -8039 (Online) da ihtiva eder” şeklinde
ki 12. maddede, kişilerin Temel hak ve hürriyetlerinin niteliği belirlenmiştir.
17.maddede: “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme
hakkına sahiptir….Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle
bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.” hükmüyle, kişilerin
dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığının önemine özen vurgulanmıştır.
24.maddede : “Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir….Kimse,
ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya
zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.”
olarak, Din ve vicdan hürriyeti,
25. madde ile : “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve
amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz;
düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” şeklinde Düşünce ve
kanaat hürriyeti korunması sağlanmıştır.
Çalışma ile ilgili hükümler içeren 49. ve 50. maddeler ise ; Çalışmanın,
herkesin hakkı olduğu, Devletin, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek,
çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı
desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma
barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı, kimsenin, yaşına, cinsiyetine
ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı gibi çalışanı korumaya yönelik
düzenlenmiştir. Ayrıca, Borçlar Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanununda, açıkça
psikolojik taciz ifadesi yer almasa bile, çalışanın onur ve saygınlığının
korunmadığı, alaycı davranışlara maruz kaldığı, diğer çalışanlarla kendisine
eşit davranılmadığı ve yıldırmak amaçlı cinsel tacize uğradığı durumlarda,
kişilere iş akdini feshetmek, işverenden maddi manevi tazminat talep etmek
hakları tanımıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesi, çalışanın iş akdini
fesih hakkını düzenlemiştir.
Bu madde hükmüne göre ; “ Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı
hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini
beklemeksizin feshedebilir:
I. Sağlık sebepleri: a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin
niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli
olursa. b)İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren
yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa
tutulursa.
II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: a) İşveren iş
sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında
yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler
vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa. b) İşveren işçinin veya
ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler,
davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa. c) İşveren işçiye
veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse,
yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir,
kışkırtır, sürükler, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi
gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız
ağır isnad veya ithamlarda bulunursa. d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü
kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene
bildirmesine rağmen gerekli Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi Cilt 2,
Sayı 2, 2010 ISSN: 1309 -8039 (Online) önlemler alınmazsa. e) İşveren tarafından
işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap
edilmez veya ödenmezse, f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden
ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve
tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre
ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları
uygulanmazsa.
III. Zorlayıcı sebepler: İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile
işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa.” Kanunun bu
maddesi, işçiye, iş sözlemesini haklı nedenlerle, feshetme imkanı tanımıştır.
Borçlar Kanunu madde 55’e göre ise, “Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde
istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada
yaptıkları zarardan mesuldür. Şukadar ki böyle bir zararın vukubulmaması için
hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve
itinada bulunmuş olsabile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul
olmaz.” Hükmüyle, işçiye maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı sağlamıştır.
Psikolojik Taciz kavramı,Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça belirtilmemiş
olmasına rağmen, Anayasa, Borçlar Kanunu, İş Kanununun birçok maddesinde,
çalışanların ezilmesine engel olmak için hüküm bulunmaktadır. Mobbing, Türk
Hukuk davalarına, ilk olarak Yargıtay kararlarında girmiştir. Türkiye’de son
yıllarda dava konusu olmuş ve işveren tazminata mahkum edilmiştir.
Bu davaların ilklerinden biri, Marmara Üniversite’sinde öğretim üyesi olarak
görev yapan Prof. Dr. D.A.’nın, dekanı tarafından, uzun yıllar kötü bir odaya
mahkum edilmesi, asistanlarına kadro verilmemesi, araştırmalarına ödenek tahsis
edilmememsi, toplantılarda sözünün kesilmesi ve kendisiyle aşağılayıcı bir
tarzda konuşulması gibi, uğradığı psikolojik tacizi mahkemeye taşımasıdır. D.A.,
şikayetinde haklı bulunmuştur. Dekanın mahkumiyeti Yargıtay’da onanmıştır.
Bir başka vak’a ise, 2006 yılında Jeoloji Mühendisleri Odasında çalışan T.Y.
tarafından Ankara 8. İş Mahkeme’sinde açılmıştır. “Dava, davacıya haksız
nedenlerle verilen disiplin cezalarının kaldırılması ve işyerinde duygusal taciz
nedeniyle istenen manevi tazminat talebine ilişkindir. İşveren işçisini gözetme
yükümlülüğüne uymayarak davacıyı iş arkadaşları önünde sürekli olarak küçük
düşürmüş, bağırmış ve işleri beceremediğini ifade etmiştir. Davacı mesai sonrası
ağlama krizleri geçirmiş, psikolojik tedavi görmüştür. Mobbing kavramı,
işyerinde bireylere üstleri, eşit düzeyde çalışanlar ya da astları tarafından
sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama
vb., davranışları içermektedir. Açıklanan olaylar ışığında davacının davasının
kabulü gerekir.” Karar ve sonuç ise;” Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı
delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir
isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının
reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz
giderinin temyiz edene yükletilmesine, 30.05.2008 gününde oybirliği ile karar
verildi.” şeklinde gerçekleşmiştir. ( T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E.
2007/9154 , K. 2008/13307 , T. 30.5.2008) Organizasyon ve Yönetim Bilimleri
Dergisi Cilt 2, Sayı 2, 2010 ISSN: 1309 -8039 (Online)
Benzer davaların açılmasının sağlanması, bu konuda bir bilinç oluşturacak,
kişilerin çalışma haklarına saldırı azalacaktır.
Bu konuda en olumlu gelişme, bugünlerde TBMM Adalet Komisyonu tarafından 818
sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, günün şartlarına ve ihtiyaçlarına cevap
verebilecek hâle getirilmesinin ihtiyacı ile, hazırlanan ,Türk Borçlar Kanunu
tasarısında, psikolojik taciz (mobbing) kavramına yer vermesi, yasa kabul
edildiği takdirde de, hukuka girecek olmasıdır.
İlgili madde şöyledir : “… Tasarının 416 ncı maddesinin tamamını kapsayan
değişiklikle, işçinin onur ve saygı gösterilmek dâhil bütün kişilik değerlerinin
korunması yükümlülüğü düzenlenmiş, cinsel tacizin yanında diğer psikolojik
tacizler de (mobbing) kişilik değerlerini ihlal eden sebepler kategorisinde
sayılmış, yürürlükteki İş Kanununun 77 nci maddesi ile Borçlar Kanununun konuya
ilişkin düzenlemeleri arasında bir bütünlük sağlanmış, hizmet akdinden
kaynaklanan sorumluluğun hukuki niteliği konusunda yaşanan tartışmalar,
düzenleme ile sona erdirilmiş, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan ölüme ve
vücut bütünlüğünün zedelenmesine veya kişilik haklarının ihlaline bağlı
zararların tazmininde sözleşmeden doğan sorumluluk hukuku hükümlerinin
uygulanacağı kararlaştırılmış ve madde teselsül nedeniyle 417 nci madde olarak
kabul edilmiştir.”
6.SONUÇ
İşyerinde psikolojik taciz, çalışma ortamının huzurunu ve verimini bozan, iş
yaşamını çekilmez hale getiren, çalışanın fiziksel ve ruhsal sağlığını bozan bir
olgudur. Mutsuz ve sağlıksız bireylerin, ailesine ve toplumun geneline etkileri
de olumsuz olacaktır. Gelişmiş ülkelerde, mobbing hukukta suç olarak
değerlendirilmekte, tacize uğrayanın karşılaştığı maddi manevi zararlar tazmin
edilmektedir.Türkiye’de bu konuda gelişmeler olumlu ancak yetersizdir. Mobbing
olgusuna yönelik farkındalığın oluşması, toplumda bu konuda bir bilincin
yaratılması için bireylerin, kurumların ve özellikle yasa yapıcıların gerekli
hassasiyeti göstermeleri gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder